
Tarihçe
Karabük ve çevresi, antik devirde Paflagonya denilen bölge sınırları içerisinde yer almaktadır. CoÄŸrafi olarak çok karışık olan bu bölgedeki yerleÅŸmeler erken bronz (tunç) çaÄŸda baÅŸlamış, geç bronz çaÄŸa gelindiÄŸinde ise yerleÅŸimlerin hem yoÄŸunluklarında hem de boyutlarında önemli bir artış meydana gelmiÅŸtir. Hitit baÅŸkenti HattuÅŸa’da bulunmuÅŸ çok sayıdaki çivi yazılı metinlerden bu bölgedeki daÄŸların Hitit Devleti’nin sürekli düÅŸmanı olan kavgacı KaÅŸka Halkı’nı barındırdığı bilinmektedir. Bu nedenle güney Paflagonya bölgesinde geniÅŸ bir alana yayılmış pek çok höyük tespit edilmiÅŸtir. Bu höyüklerin hepsi stratejik noktalarda yer alırlar ve doÄŸal su kaynakları ile verimli topraklara çok yakındırlar. Paflagonya toprakları üzerindeki tümülüslerin pek çoÄŸu kaçak olarak kazılmış bulunmaktadır. Bu nedenle tümülüsleri tarihlendirmek zordur ancak kazılmış tümülüslerden çıkan malzemeye dayanarak en erkeni FriÄŸ’den baÅŸlamak üzere Helenistik hatta Roma Dönemi’ne kadar uzandığı söylenebilir.
Karabük ve çevresi, Hititlerin; M.Ö 1200 tarihinde yıkılmasından sonra sırasıyla Firik’lerin Kimmer’lerin, Lidyalıların ve Pers’lerin egemenliÄŸi altına girmiÅŸtir. M.Ö 64 yılında Pontus Kralı Mithridates Evpator’un yenilmesi üzerine Paflagonya bölgesi Romalıların eline geçmiÅŸtir. Roma Dönemi’nde Eskipazar İlçesinde Hadrianapolis ve Kimistene antik kentleri önemli birer yerleÅŸim merkezi olmuÅŸtur. M.S. 395 yılında Roma İmparatorluÄŸu ikiye ayrılınca Karabük ve çevresinde bu defa uzun sürecek bir Bizans Dönemi baÅŸlamıştır. Bizans döneminde Eskipazar ve Safranbolu birer piskoposluk merkezi olarak yörede etkin dinsel yerleÅŸim alanları durumuna gelir.
1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türkler Anadolu içlerine doÄŸru hızla ilerlemeye baÅŸladılar. 1075’ de İznik’i ele geçirerek Anadolu Selçuklu Devleti’ni kuran Süleyman Åžah’ın komutanı Emir Karatekin Çankırı’yı fethettikten sonra Karabük ve çevresindeki kentlere yönelmiÅŸ ve 1084 tarihinde Ovacık, Eskipazar, Eflani ve Safranbolu’yu ele geçirmiÅŸtir. Bu tarihten sonra ele geçen bu topraklar Bizans ve Türkler arasında el deÄŸiÅŸtirmiÅŸtir. 1186 tarihinde Anadolu Selçuklu Devletini 11 oÄŸlu arasında bölüÅŸtürmüÅŸtür. Bu tarihten itibaren
özellikle Melik Ruknettin, II. Süleyman Åžah, Muhittin Mesut ve Gıyasettin Keyhusrev Selçuklu sınırlarını geniÅŸletmiÅŸtir. 1196 tarihinde Ankara Meliki Muhiddin Mesut Kastamonu taraflarında Bizanslılarla bir buçuk yıl savaÅŸtı. Safranbolu kalesini dört ay mancınıklarla kuÅŸattıktan sonra fethetti. Safranbolu kalesinin alınmasıyla Türkler yöreye hukuken de egemen oldular ve kalenin “Dadybra” olan adını “Zalifre” olarak deÄŸiÅŸtirdiler. Bölge sınır olması sebebiyle Selçuklu-Bizans arasında sık sık el deÄŸiÅŸtirmiÅŸ ve tekrar Türklerin eline geçmesi 1213 yılına rastlamaktadır.
Bölgede sırasıyla; ÇobanoÄŸlu BeyliÄŸi, UmuroÄŸulları BeyliÄŸi, CandaroÄŸulları BeyliÄŸi, hüküm sürmüÅŸtür. 1326 yılından, Safranbolu’nun Osmanlı egemenliÄŸine geçtiÄŸi 1416 yılına kadar, taraflar arasında birkaç kez el deÄŸiÅŸtirdiÄŸi görülmektedir. 1402 yılında yapılan Ankara Savaşı sonrasında Karabük ve çevresi İsfendiyaroÄŸulları BeyliÄŸinin eline geçer. Fetret Dönemi sonunda Çelebi Mehmet tarafından 1416 yılı itibariyle Osmanlı egemenliÄŸine tamamen geçmiÅŸtir. Karabük ve çevresi kesin olarak Osmanlıların eline geçmesiyle Bolu sancağına baÄŸlanmıştır. 1694 tarihinde Bolu Sancağı kaldırılınca Voyvodalık haline getirilmiÅŸ ve 1694 tarihindeki bir Hatt-ı Hümayunla yeni oluÅŸturulan ViranÅŸehir Voyvodalığına baÄŸlanmıştır. 1811 tarihinde ViranÅŸehir Voyvodalığı kaldırılarak ViranÅŸehir Sancağı durumuna getirilmiÅŸtir. Sancağın yönetim merkezi ise Safranbolu idi. Karabük ve çevresi Milli Mücadele yıllarında uzun bir süre Kastamonu’ya baÄŸlı kalmıştır. Karabük ve çevresindeki olaylar bu dönemde Safranbolu merkezli olarak geliÅŸmiÅŸtir. 1. Dünya Savaşı sırasında tümü Karabük, Safranbolu, Eflani ve Ulus askerlerinden oluÅŸan 42. Alaydan Çanakkale cephesinden 7 yada 8 kiÅŸi geri dönebilmiÅŸtir. KurtuluÅŸ Savaşında, Kuvay-i Milliye’nin deri ve ayakkabı ihtiyacı büyük ölçüde Safranbolu’dan karşılanmıştır.
İlimiz, dünyanın çok az yerinde rastlanacak zenginlikte bir kültür mirasına sahiptir. Tespit edilebilen 21 adet arkeolojik alan, 5 adet Kentsel Sit Alanı, 4 Adet DoÄŸal Sit Alanı, 1417 adet tescilli eser, 693 adet yazma eser, 1088 adet basma eser, 32 adet tümülüs, 4 adet höyük, 100’den fazla kaya mezarının yanında, tescili yapılmamış envanterleÅŸmemiÅŸ binlerce kültür varlığına sahiptir.
Bugünkü Karabük, Safranbolu’ya baÄŸlı ÖÄŸlebeli köyünün 13 haneli bir mahallesi iken 1934 yılında Ankara-Zonguldak demiryolunun açılması ile birlikte istasyon adı olarak ilk kez Devlet Demiryolları haritasında görülmeye baÅŸlar. Karabük’ün kuruluÅŸ öyküsü, aynı zamanda Cumhuriyet tarihimizde EndüstrileÅŸmenin öyküsü ile eÅŸ zamanlıdır. 3 Nisan 1937 de büyük önder ATATÜRK’ ün direktifleri ile zamanın BaÅŸbakanı İsmet İNÖNÜ tarafından Demir-Çelik fabrikalarının temeli atılır ve bu tarihten itibaren ülkenin sanayileÅŸme sürecinde yerini alır. Karabük 1939 yılında Belediye, 1941 yılında Nahiye olur. 3 Mart 1953 yılında 6068 sayılı yasa ile İlçe haline gelir. Cumhuriyet kenti Karabük 550 sayılı kanun hükmünde kararname ile 6 Haziran 1995 tarihinde 78. İl olarak Türkiye idare sistemindeki yerini alır.